İslam’da komşuluk hakları, hakların en önemlilerindendir. Bu konudaki uyarılar oldukça düşündürücüdür. Çokça dikkate verilen tespitlerden biri de şu misaldir. Sahabeden Abdullah ibni Ömer (ra), bayramda kurban kesen hizmetçisine dedi ki: Kestiğiniz kurbanın etinden komşumuz olan Yahudi’ye de vermeyi ihmal etmeyin!
Bu tembihini birkaç defa tekrar edince hizmet eden genç: Neden bu kadar ısrarla tembih ediyorsunuz ki, dedi? Nihayetinde komşumuz olan bu kimse bir Yahudi’dir.
Bunun üzerine Resûlullah’ın (sas) sünnetine olan bağlılığıyla bilinen Hazreti Abdullah, “Sakın dedi, Yahudi diye komşuluk hakkını hafife almayasın. Çünkü biz Resûlullah’tan (sas) komşu hakkının önemi konusunda o kadar çok ikazlar aldık ki, neredeyse bu gidişle bir komşu öteki komşusunun malına mirasçı olacak galiba diye düşünmeye bile başladık. Sakın ihmal etme, Yahudi de olsa komşu hakkını ver!”
Demek ki, sosyal olayları farklı yorumlayan komşularımızın hakları şöyle dursun, farklı dinde olan komşuların dahi komşuluk hakları ihmal edilemez, basit görülüp de umursamazlıktan gelinemez. Komşu hakkı, annenin evlat üzerindeki hakkı gibidir çünkü.
Nitekim önemli bir irşad eseri olan Tenbih’ül Gafilin’de komşunun komşu üzerindeki hakkına dikkat çekilirken şu ifade kullanılmaktadır:
-Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evladı üzerideki hakkı gibidir!..
Öyle ise komşu haklarımıza dikkat etmeli, sosyal olayları bizim gibi yorumlamadıklarından dolayı darılıp da komşularımıza yabancı kimseler gibi soğuk bakma hatasına düşmemeli, kardeşlik bağımızı hep sıcak ve sevimli tutma mükellefiyetimizi unutmamalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder